28 Nisan 2009 Salı

SAATİN İCADI

10. yüzyıla kadar kullanılan saat modeli, su saatiydi. Suyun sürekli akıtılması esasına dayanıyordu. İtici ağırlıkların düşmesini düzenlemek ve ölçülü hale sokmak için karşılaşma çarkı kullanılıyordu. O dönemde henüz sarkaç yoktu.Sarkaç 17. Yüzyılda Huygens tarafından bulunmuştur.İlkel saatlerden bize kadar ulaşanları, 1324’ten önce imal edilen Beauvais’deki saat ve 1348’den kalma Douvre’daki saattir.İlkinin ne akrebi ne de yelkovanı vardır. Sadece saat başı çalmaktaydı. Kadranlı saatler 14.yüzyılın sonlarına doğru çıktı. 1370'de Heinrich von Vic adlı Alman'ın imal ettiği Paris Adliye Sarayı'ndaki duvar saati, daha ilkel başka bir saatin yerine konmuştu. Yalnızca akrebi olan bu saatin, hem durmadan onarılması, hem de kurulması için birinin sürekli yanında beklemesi gerekiyordu. Bu tür saatlerin günde yarım saat geri kalmaları kutlanmaya değer bir başarı sayılıyordu. Artık mekanik saatçilik gelişiyor ve eski yöntemlern yerini alıyordu.İtici saatler pahalıydı ve sadece belli bir kesim kullanabiliyordu. İtici ağırlıkların yerini zembereğin almasıyla saatler hantallıktan kurtulup taşınabilir hale geldiler; böylece daha geniş halk yığınları saat kullanma imkânına kavuştu.

25 Nisan 2009 Cumartesi

SAAT HİKAYELERİ

Hepimiz saatler ile ilgili olarak pek çok hikaye duymuşuzdur. Benim içlerinde en çok dikkatimi çeken zamanın ünlü dolandırıcılarından olan Sülün Osman ile ilgili olanıdır. Tabi bu olayı başlı başına o mu yaptı yoksa ona mı maledildi bu konuda tam bir bilgi sahibi değilim. Zaten olay da İzmir’de geçiyor. İzmir’de Konak Meydanı'nı bilenler oradaki Saat Kulesini mutlaka görmüşlerdir. Tabi eski zamanların heybetli kulesi şimdi yüksek binalar içerisinde eski dikkat çekiciliğinden uzak kalmış durumda. Neyse 70'lerdeki köyden kente göç dalgasında pekçok insan İzmir’e göc eder. Bazı uyanıklar da bu durumdan faydalanır. Saat Kulesi çevresinde bekleyen uyanık saate bakanlardan saate bakma ücreti alır. Böyleliklede köşeyi döner. Bu eski zamanlardan bir hikaye. Artık insanların pek saat kulesine ihtiyacı yok. Çünkü artık hemen hemen herkes kol saatleri ne sahip durumda ve büyük ihtimalllede artık herkes çok uyanık.

7 Nisan 2009 Salı

FİLMLER VE SAATLER

Bugün filmlere baktığımızda özellikle erkek oyuncularda dikkati çeken en önemli aksesuar kol saatleridir. Pek çok filmde saatler ön plana çıkartılır. Beni bu konuda en çok etkileyen film "Pulb Fiction" olmuştur. Bu filmde aslında saatin ön plana çıkması saat ile ilgili hikaye ile ilgilidir. Filmde bir boksörü canlandıran Bruce Wills şike yapar ve bahisten yüklü bir para kaldırır. Maç sonrası kız arkadaşıyla buluşur ve şehirden kaçmak üzere harekete geçer. Fakat evden eşyaları getirmekle sorumlu olan kız arkadaşı Bruce Wills e ait saati unutmuştur. Saat boksör için çok önemlidir. Çünkü babadan oğula geçen bir hatıradır. Dedesi saati ikinci Dünya Savaşı'nda esir düştüğü zaman saklayabilmek için türlü yollar denemiştir. Filmde Bruce Wills saati alabilmek için peşindeki mafyaya rağmen evine dönmeyi göze alır. Bu filmde olduğu gibi saatler insanlar tarafından birbirlerine hediye edilen ve hatıra olarak saklanan eşyaların başında gelir. Tabii ki bir saat uğruna ölmeyi göze almak pek çok kişinin pek yapamayacağı bir davranış biçimi olsa gerek.